Peygamber Efendimiz’in (asm) şakaları ve adabı
Peygamber Efendimiz (asm) insanların en nüktedanı idi“Hz. Peygamber (asm) ahlak olarak insanların en nüktedanı idi.” (Kenzu’l Ummal)
Peygamber Efendimiz (asm) şaka yaparken bile hakikati söylerdi “Ben şaka yaparım; fakat ben, şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.” (Taberani)
Hz. Peygamber (asm) insanlarla şakalaşır ve aynı zamanda:
“Allah doğru söyleyen şakacıyı, şakasından dolayı hesaba çekmez.” buyururdu. (Muafa Bin Zekeriya)
“Kendileri (asm), bir taraftan yeri geldikçe zaman zaman şakalar yaparlar; bir yandan da ashabına, şaka yapmamalarını tenbih ederlerdi.”
“Arkadaşınla ağız kavgası yapma; ona şaka da yapma; bir söz verip tutmamazlık da etme!” buyurunca, çevresindekiler tarafından:
“Ama Ya Resulallah (asm) siz de şaka yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda:
“Evet, ben de şaka yaparım; fakat ben, şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.” cevabını vermişlerdir. (Buhari)
Peygamber Efendimiz’in (asm) şaka yaptığı kimseler“Peygamber Efendimiz (asm) daha çok çocuklara, aile saadetinin devamını canlı tutacak olan hanımlarına, bir nevi kenara itilmiş olup da hiç kimsenin ilgisini çekmeyen fakir fukara zümresine ve çevresinde sevgi bekleyen kimselere şakalar yapmıştır.” (Peygamberimiz'in Şemaili)
Peygamber Efendimiz’in (asm) hoşlanmadığı şakalar“Peygamber Efendimiz (asm); alay etme, hafife alma, dalga geçme, küçük düşürme gibi insani olmayan bir maksatla yapılan şakaları şiddetle kınamıştır.” (Peygamberimiz'in Şemaili)
Resulullah’ın (asm) şaka adabıyla ilgili uyarıları“Şakada yalana yer verilmemelidir.” (Kütüb-i Sitte)
“Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz.” (Kütüb-i Sitte)
“Başkalarını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun.” (Kütüb-i Sitte)
“Şaka da dahil yalan söylemeyene cennette bir köşk garanti ederim.” (Kütüb-i Sitte)
“Şaka yoluyla başkası küçük duruma düşürülmemelidir.” (Kütüb-i Sitte)
“Kardeşinle münakaşa etme, alaya alarak onunla şakalaşma.” (Kütüb-i Sitte)
“Bir Müslüman’ın kardeşini korkutması helal değildir.” (Ebu Davud)
“Ateşle, silahla korkutarak şaka yapılmamalıdır.” (Kütüb-i Sitte)
“Şaka caizse de ifrata gidilmemeli, hele hele insanları güldürmek meslek yapılmamalıdır.” (Kütüb-i Sitte)
Peygamber Efendimiz’in (asm) şakalarından birkaç misal Deve yavrusu:
Bir adam Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek:
“Ey Allah’ın Resulü (asm)! Beni bir deveye bindir!” dedi.
Peygamber Efendimiz (asm) de:
“Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim! dedi. Adam:
“Ey Allah’ın Resulü (asm), ben deve yavrusunu ne yapayım ona binilmez ki!” deyince Peygamber Efendimiz (asm):
“Acaba deveyi deveden başka bir mahluk mu doğurur?” buyurdular. (Tirmizi, Ebu Davud)
Enes (ra), Resulullah’ın (asm), kendisine:
“Ey Zü’l-üzüneyn (iki kulaklı)” diye hitap ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kastettiğini rivayet etmiştir.” (Tirmizi, Ebu Davud)
Yaşlılar cennete giremez:
Yaşlı bir kadın bir gün Hz. Peygamber'e (asm) geldi ve:
"Ey Allah Resulü! Benim için dua et de cennete gireyim." dedi. Hz. Peygamber (asm):
"Cennete yaşlı kadınlar girmeyecek" buyurdu. Yaşlı kadın neye uğradığını şaşırarak büyük bir üzüntü içinde ağlayarak geri döndü. Hz. Peygamber (asm) ashabına:
"Ona söyleyin yaşlı kadınlar cennete yaşlı olarak değil, genç olarak girecekler." buyurdu. (İmam Tirmizi, Peygamberimiz'in Şemaili)
Kardeşinin karnı yalancıdır:
Yine bir gün bir kişi gelerek:
"Kardeşimin karnında bir sertlik ve ağrı var" dedi. Hz. Peygamber (asm) de ona:
"Bal şerbeti içir." buyurdu. Adam gittikten bir süre sonra tekrar geldi ve:
"Bal şerbeti içirdim ama rahatsızlığı devam ediyor." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm), yine bal şerbeti içmesini tavsiye etti. O kişi üçüncü kez geldi ve yine aynı cevabı aldı. Dördüncü defa gelince Hz. Peygamber (asm):
"Allah doğrudur. O Kuran-ı Kerim'de balda şifa olduğunu bildiriyor. Ama kardeşinin karnı yalancıdır. Git tekrar bal şerbeti içir." buyurdu. Gitti tekrar içirince bu defa şifa buldu. Midedeki bozuk madde fazla olduğundan ancak dördüncüde iyice temizlendikten sonra sertlik ve ağrı sona ermişti. (Son Peygamber Hazreti Muhammed, Mevlana Şibli)
Bu köleyi satıyorum, var mı alan?:
Peygamberimiz’in (asm) bir başka latifesini de Enes Bin Malik'ten (ra) dinleyelim:
"Çöl halkından Zahir adında bir adam vardı. Zahir Peygamberimiz’e (asm) her gelişinde kendi yetiştirdiği ürünlerden hediyeler getirirdi. Şehirden çöle döneceği zaman da, Peygamber Efendimiz (asm) ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldururdu. Gelen hediyelere bu şekilde karşılık verdikten sonra da şöyle buyururdu:
"Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz."
Peygamberimiz (asm) Zahir'i çok severdi. Halbuki Zahir hiç de güzel değildi. Fizikî olarak son derece çirkin bir adamdı.
Bir gün pazarda çölden getirdiği malları satmaya çalıştığı bir sırada Peygamber Efendimiz (asm) gitti, sessizce yaklaştı, Zahir'i arkasından kucakladı ve elleriyle gözlerini kapadı.
"Zahir tutanın kim olduğunu göremiyordu. Tutan kimse bıraksın.”diye çabalamaya başladı. Bu arada göz ucuyla arkasından tutanın Efendimiz (asm)olduğunu anlayınca sırtını Peygamberimiz’in (asm) göğsüne iyice dayamaya başladı.
"Zahir'in bu neşeli hareketinden hoşlanan Peygamber Efendimiz (asm) yüksek sesle:
"Bu köleyi satıyorum, var mı alan?' diye seslenmeye başladı.
Zahir boynu bükük, mahzun bir halde:
"Ya Resulullah, benim gibi değersiz bir köleye kuruş veren olmaz.” deyince Peygamber Efendimiz (asm):
"Hayır, ya Zahir! Sen Allah katında hiç de değersiz değilsin.” buyurdu. (İmam Tirmizi, Şemail)
Peygamber Efendimiz (asm) şaka yaparken bile hakikati söylerdi “Ben şaka yaparım; fakat ben, şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.” (Taberani)
Hz. Peygamber (asm) insanlarla şakalaşır ve aynı zamanda:
“Allah doğru söyleyen şakacıyı, şakasından dolayı hesaba çekmez.” buyururdu. (Muafa Bin Zekeriya)
“Kendileri (asm), bir taraftan yeri geldikçe zaman zaman şakalar yaparlar; bir yandan da ashabına, şaka yapmamalarını tenbih ederlerdi.”
“Arkadaşınla ağız kavgası yapma; ona şaka da yapma; bir söz verip tutmamazlık da etme!” buyurunca, çevresindekiler tarafından:
“Ama Ya Resulallah (asm) siz de şaka yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda:
“Evet, ben de şaka yaparım; fakat ben, şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.” cevabını vermişlerdir. (Buhari)
Peygamber Efendimiz’in (asm) şaka yaptığı kimseler“Peygamber Efendimiz (asm) daha çok çocuklara, aile saadetinin devamını canlı tutacak olan hanımlarına, bir nevi kenara itilmiş olup da hiç kimsenin ilgisini çekmeyen fakir fukara zümresine ve çevresinde sevgi bekleyen kimselere şakalar yapmıştır.” (Peygamberimiz'in Şemaili)
Peygamber Efendimiz’in (asm) hoşlanmadığı şakalar“Peygamber Efendimiz (asm); alay etme, hafife alma, dalga geçme, küçük düşürme gibi insani olmayan bir maksatla yapılan şakaları şiddetle kınamıştır.” (Peygamberimiz'in Şemaili)
Resulullah’ın (asm) şaka adabıyla ilgili uyarıları“Şakada yalana yer verilmemelidir.” (Kütüb-i Sitte)
“Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz.” (Kütüb-i Sitte)
“Başkalarını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun.” (Kütüb-i Sitte)
“Şaka da dahil yalan söylemeyene cennette bir köşk garanti ederim.” (Kütüb-i Sitte)
“Şaka yoluyla başkası küçük duruma düşürülmemelidir.” (Kütüb-i Sitte)
“Kardeşinle münakaşa etme, alaya alarak onunla şakalaşma.” (Kütüb-i Sitte)
“Bir Müslüman’ın kardeşini korkutması helal değildir.” (Ebu Davud)
“Ateşle, silahla korkutarak şaka yapılmamalıdır.” (Kütüb-i Sitte)
“Şaka caizse de ifrata gidilmemeli, hele hele insanları güldürmek meslek yapılmamalıdır.” (Kütüb-i Sitte)
Peygamber Efendimiz’in (asm) şakalarından birkaç misal Deve yavrusu:
Bir adam Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek:
“Ey Allah’ın Resulü (asm)! Beni bir deveye bindir!” dedi.
Peygamber Efendimiz (asm) de:
“Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim! dedi. Adam:
“Ey Allah’ın Resulü (asm), ben deve yavrusunu ne yapayım ona binilmez ki!” deyince Peygamber Efendimiz (asm):
“Acaba deveyi deveden başka bir mahluk mu doğurur?” buyurdular. (Tirmizi, Ebu Davud)
Enes (ra), Resulullah’ın (asm), kendisine:
“Ey Zü’l-üzüneyn (iki kulaklı)” diye hitap ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kastettiğini rivayet etmiştir.” (Tirmizi, Ebu Davud)
Yaşlılar cennete giremez:
Yaşlı bir kadın bir gün Hz. Peygamber'e (asm) geldi ve:
"Ey Allah Resulü! Benim için dua et de cennete gireyim." dedi. Hz. Peygamber (asm):
"Cennete yaşlı kadınlar girmeyecek" buyurdu. Yaşlı kadın neye uğradığını şaşırarak büyük bir üzüntü içinde ağlayarak geri döndü. Hz. Peygamber (asm) ashabına:
"Ona söyleyin yaşlı kadınlar cennete yaşlı olarak değil, genç olarak girecekler." buyurdu. (İmam Tirmizi, Peygamberimiz'in Şemaili)
Kardeşinin karnı yalancıdır:
Yine bir gün bir kişi gelerek:
"Kardeşimin karnında bir sertlik ve ağrı var" dedi. Hz. Peygamber (asm) de ona:
"Bal şerbeti içir." buyurdu. Adam gittikten bir süre sonra tekrar geldi ve:
"Bal şerbeti içirdim ama rahatsızlığı devam ediyor." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm), yine bal şerbeti içmesini tavsiye etti. O kişi üçüncü kez geldi ve yine aynı cevabı aldı. Dördüncü defa gelince Hz. Peygamber (asm):
"Allah doğrudur. O Kuran-ı Kerim'de balda şifa olduğunu bildiriyor. Ama kardeşinin karnı yalancıdır. Git tekrar bal şerbeti içir." buyurdu. Gitti tekrar içirince bu defa şifa buldu. Midedeki bozuk madde fazla olduğundan ancak dördüncüde iyice temizlendikten sonra sertlik ve ağrı sona ermişti. (Son Peygamber Hazreti Muhammed, Mevlana Şibli)
Bu köleyi satıyorum, var mı alan?:
Peygamberimiz’in (asm) bir başka latifesini de Enes Bin Malik'ten (ra) dinleyelim:
"Çöl halkından Zahir adında bir adam vardı. Zahir Peygamberimiz’e (asm) her gelişinde kendi yetiştirdiği ürünlerden hediyeler getirirdi. Şehirden çöle döneceği zaman da, Peygamber Efendimiz (asm) ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldururdu. Gelen hediyelere bu şekilde karşılık verdikten sonra da şöyle buyururdu:
"Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz."
Peygamberimiz (asm) Zahir'i çok severdi. Halbuki Zahir hiç de güzel değildi. Fizikî olarak son derece çirkin bir adamdı.
Bir gün pazarda çölden getirdiği malları satmaya çalıştığı bir sırada Peygamber Efendimiz (asm) gitti, sessizce yaklaştı, Zahir'i arkasından kucakladı ve elleriyle gözlerini kapadı.
"Zahir tutanın kim olduğunu göremiyordu. Tutan kimse bıraksın.”diye çabalamaya başladı. Bu arada göz ucuyla arkasından tutanın Efendimiz (asm)olduğunu anlayınca sırtını Peygamberimiz’in (asm) göğsüne iyice dayamaya başladı.
"Zahir'in bu neşeli hareketinden hoşlanan Peygamber Efendimiz (asm) yüksek sesle:
"Bu köleyi satıyorum, var mı alan?' diye seslenmeye başladı.
Zahir boynu bükük, mahzun bir halde:
"Ya Resulullah, benim gibi değersiz bir köleye kuruş veren olmaz.” deyince Peygamber Efendimiz (asm):
"Hayır, ya Zahir! Sen Allah katında hiç de değersiz değilsin.” buyurdu. (İmam Tirmizi, Şemail)
Konular
- Teheccüt namazı ne zaman kılınır?
- Teheccüd namazı nasıl kılınır?
- Teheccüd namazıyla ilgili ayet ve hadisler
- Tesbih namazı nedir?
- Tesih namazı tek başına kılınabilir mi?
- Tesbih namazı nasıl kılınır?
- Tesbih namazı ne zaman kılınır?
- Tesbihlerde yanılma durumunda sehiv secdesi yapılır mı?
- Tesbih namazından sonra yapılacak duada dikkat edilmesi gerekenler
- Tesbih namazı ile ilgili hadisler
- Esmaül Hüsna Sırları
- Kur'an Okumaya Başlamadan Önce Okunacak Dua
- Yemek Duası
- Kadir Gecesi Peygamber Efendmizin(SAV) Okuduğu Dua
- Kadir Gecesi Okunacak Türkçe Dua
- Resûlullah Efendimiz’in (s.a.v.) Evinden Çıkarken Okuduğu Duâsı
- Vesvese için Okunacak Dua
- Bereket için Okunacak Dua
- Oruç Duası
- Üzüntü ve Sıkıntı Anında Okunacak Dua
- Namazı Bitirince Okunacak Dua
- Nazara Karşı Okunacak Sureler
- İbrahim (as)'ın Duası
- Sınavlarda Başarılı Olmak için Okunacak Dualar
- Abdest Alınırken Okunacak Dua
- Peygamber Efendimizden (SAV) Kapsamlı Bir Dua
- Nikah Duası ve Anlamı
- Kabeyi Görünce Okunacak Dua
- Tövbe ve İstiğfar Duası
- SABRIN FAZİLETİ VE SABIRLI İNSANLARIN MÜKÂFATI